Aşkın badesini içince
birden içimde doğuyorsun
gece karanlık gökyüzünde parlayan yıldızım
sabahları yeryüzünü bir fener gibi aydınlatan güneşim
gece olup masaya oturunca
kadehim de biraz şarap bir de sen oluyorsun .
Güvenir misin bana bilmem
ama ne yaptımda güvenmiyorsan bana
sen kız , bağır , sitem et
bunların hepsinin derdi benim
sen ki üstüne basmaya kıyamadığım
gökyüzüne değen merdivenim . .
Hayat Şiirler ile Güzel
Şiirleri okurken dinlemeniz için güzel bir tavsiyem olacaktır ... http://www.youtube.com/watch?v=l8N6ky4C0YY&noredirect=1
2 Eylül 2013 Pazartesi
1 Eylül 2013 Pazar
Kızıl Şafaklar - Şiir
Kızıl bir şafak açıyor
karanlıktan aydınlığa doğru .
Emperyalizmin karanlığını boğarak
yeni günlere , yeni güneşlere
kızıl şafaklar açıyor .
Kızıl bir şafak açıyor
madencinin vurduğu her kazmada
çiftçinin savurduğu her orakta
kızıl şafaklar açıyor .
Uyanıyorlar !
Uyanıyoruz !
Uyanıyor , işçiler , köylüler ve emekçiler
uyanıyor bütün dünyanın ezilen proletaryası
86 yıl önce nasıl başkaldırdıysak
şimdi de kaldırıyoruz
Boğuyoruz Empreyalizmi nasır tutan ellerimizle
kızıl şafaklar açıyor üzerimize doğru .
Kırıyoruz kapitalizmin ellerimize bağladığı zincirleri
orağımızı , çekicimizi yanımıza alarak geliyoruz
vuruyoruz Katil Amerikan emperyalizmine .
Bir kez daha haykırıyoruz Defol Amerika !
Defol okyanusun ötesine
Defol yurdumuzdan !
Unutmadık katlettiğin canları
Deniz`i , Yusuf`u , Hüseyin`i
Sinan`ı , Mahir`i ...
Ruhumuzdur onların cansız bedenleri
Ruhumuzdur onların davası
Ruhumuzdur onların mirası .
Kızıl bir şafak açıyor şimdi
Kanını akıttığınız devrimcilerin
kanları kadar kızıl .
Yüreğimiz kızıl .
Ve son bir kez daha söylüyoruz
Amerikan emperyalizmine ve onların uşaklarına
Devrim Şehitleri Ölümsüzdür !
Kızıl Şafaklar açıyor şimdi
Kızıldreye , Nurhaklara ve Şarkışlaya ...
karanlıktan aydınlığa doğru .
Emperyalizmin karanlığını boğarak
yeni günlere , yeni güneşlere
kızıl şafaklar açıyor .
Kızıl bir şafak açıyor
madencinin vurduğu her kazmada
çiftçinin savurduğu her orakta
kızıl şafaklar açıyor .
Uyanıyorlar !
Uyanıyoruz !
Uyanıyor , işçiler , köylüler ve emekçiler
uyanıyor bütün dünyanın ezilen proletaryası
86 yıl önce nasıl başkaldırdıysak
şimdi de kaldırıyoruz
Boğuyoruz Empreyalizmi nasır tutan ellerimizle
kızıl şafaklar açıyor üzerimize doğru .
Kırıyoruz kapitalizmin ellerimize bağladığı zincirleri
orağımızı , çekicimizi yanımıza alarak geliyoruz
vuruyoruz Katil Amerikan emperyalizmine .
Bir kez daha haykırıyoruz Defol Amerika !
Defol okyanusun ötesine
Defol yurdumuzdan !
Unutmadık katlettiğin canları
Deniz`i , Yusuf`u , Hüseyin`i
Sinan`ı , Mahir`i ...
Ruhumuzdur onların cansız bedenleri
Ruhumuzdur onların davası
Ruhumuzdur onların mirası .
Kızıl bir şafak açıyor şimdi
Kanını akıttığınız devrimcilerin
kanları kadar kızıl .
Yüreğimiz kızıl .
Ve son bir kez daha söylüyoruz
Amerikan emperyalizmine ve onların uşaklarına
Devrim Şehitleri Ölümsüzdür !
Kızıl Şafaklar açıyor şimdi
Kızıldreye , Nurhaklara ve Şarkışlaya ...
31 Ağustos 2013 Cumartesi
Aynaya bakınca seni görüyorum - Şiir
Kelimeler , şiirler anlatamaz güzelliğini
üzerine şarkı da yazılsa
bütün dünya ozanları bir araya gelse
adına öykü yazsa
yine tutmaz ki senin öykünün yerini .
Şimdilerde kenarları tahtadan
ve tahtaların üzeri
kırmızı gül desenleri ile süslü aynadan
seni seyrediyorum .
Üflediğim sigara dumanı
bulandırıyor aynanın camını .
Aynı senin de güzelliğinle
gözlerimi bulandırdığın gibi .
Aynaya bakınca seni görüyorum
nedendir ki ?
İçim de o kadar büyümüş olacak ki sevgin
iç içe geçmiş iki insan gibi
aynaya bakınca seni görüyorum .
Pencere açık ,
içeriye nefesinle bütünleşmiş rüzgar giriyor
ve senin sesini yansıtan
serçeler ötüyor .
Ve karşımda görüyorum seni bir an için
meğer aynaya bakıyormuşum .
Aynaya bakınca seni görüyorum .
Gökyüzünde dönüp duran beyaz bulutlar bile
bir noktadan sonra birleşiyor .
Ben hep üstünde durduğu yeri karanlığa boğan
mor yağmur bulutu muyum ?
İçimde ki birikmiş suyu ve kini bıraktıktan sonra
bir an için kayboluyorum .
Aynaya bakınca neden seni görüyorum ?
üzerine şarkı da yazılsa
bütün dünya ozanları bir araya gelse
adına öykü yazsa
yine tutmaz ki senin öykünün yerini .
Şimdilerde kenarları tahtadan
ve tahtaların üzeri
kırmızı gül desenleri ile süslü aynadan
seni seyrediyorum .
Üflediğim sigara dumanı
bulandırıyor aynanın camını .
Aynı senin de güzelliğinle
gözlerimi bulandırdığın gibi .
Aynaya bakınca seni görüyorum
nedendir ki ?
İçim de o kadar büyümüş olacak ki sevgin
iç içe geçmiş iki insan gibi
aynaya bakınca seni görüyorum .
Pencere açık ,
içeriye nefesinle bütünleşmiş rüzgar giriyor
ve senin sesini yansıtan
serçeler ötüyor .
Ve karşımda görüyorum seni bir an için
meğer aynaya bakıyormuşum .
Aynaya bakınca seni görüyorum .
Gökyüzünde dönüp duran beyaz bulutlar bile
bir noktadan sonra birleşiyor .
Ben hep üstünde durduğu yeri karanlığa boğan
mor yağmur bulutu muyum ?
İçimde ki birikmiş suyu ve kini bıraktıktan sonra
bir an için kayboluyorum .
Aynaya bakınca neden seni görüyorum ?
30 Ağustos 2013 Cuma
Kanatlı Böcek - Şiir
Tepemde duran balkon lambası
yatağımın yanıbaşına konan sinek
ve gözümün önünden bir an için geçen
kanatlı böcek .
Nasıl da kanatlandı
tepemde duran lambaya doğru
sinekte onun güzelliğini kıskanırcasına
ilgi bekledi benden ,
iteledikçe yüzüme , koluma ve ellerime kondu
dans etti adeta benimle
kanatlı böcekte tepemde duran
lamba ile .
Sinek, kanatlı böceği kıskandı
bende seni
balkon korkuluklarına elimi dayayıp
izledim sokağı
kanatlı böcek inmedi bir an olsun
lambadan aşağı .
Biraz sonra sabah oldu
lambayı kapadım
kanatlı böcek terketti tepemde duran
balkon lambasını
güneşe uçtu , güneşe doğru
ışıldamadı bir daha
balkon lambası o gece ki gibi
yalvarırım sende terk etme beni
kanatlı böceğin yaptığı gibi .
yatağımın yanıbaşına konan sinek
ve gözümün önünden bir an için geçen
kanatlı böcek .
Nasıl da kanatlandı
tepemde duran lambaya doğru
sinekte onun güzelliğini kıskanırcasına
ilgi bekledi benden ,
iteledikçe yüzüme , koluma ve ellerime kondu
dans etti adeta benimle
kanatlı böcekte tepemde duran
lamba ile .
Sinek, kanatlı böceği kıskandı
bende seni
balkon korkuluklarına elimi dayayıp
izledim sokağı
kanatlı böcek inmedi bir an olsun
lambadan aşağı .
Biraz sonra sabah oldu
lambayı kapadım
kanatlı böcek terketti tepemde duran
balkon lambasını
güneşe uçtu , güneşe doğru
ışıldamadı bir daha
balkon lambası o gece ki gibi
yalvarırım sende terk etme beni
kanatlı böceğin yaptığı gibi .
24 Ağustos 2013 Cumartesi
Kavuşmuyor kilidim ile yuvası - Şiir
Şimdilerde yıllanmış bir duvar gibiyim
sıvam paramparça olmuş
dökülüyor boyalarım .
Şimdilerde paslanmış demir gibiyim
işe yaramaz
bana dokunanları hasta edercesine .
Şimdilerde eski bir kapı gibiyim
her açıldığım da gıcırdıyorum
kapanmıyorum bile
kavuşmuyor kilidim ile yuvası.
sıvam paramparça olmuş
dökülüyor boyalarım .
Şimdilerde paslanmış demir gibiyim
işe yaramaz
bana dokunanları hasta edercesine .
Şimdilerde eski bir kapı gibiyim
her açıldığım da gıcırdıyorum
kapanmıyorum bile
kavuşmuyor kilidim ile yuvası.
22 Ağustos 2013 Perşembe
İzmarit - Şiir
Sigaramı bitirdikten sonra
hep izmaritini izlerdim
sana olan aşkım da yere attığım
sigara izmariti gibiydi
önce parladı , bir kaç parçaya ayrıldı
ve usulca karanlığa gömüldü .
hep izmaritini izlerdim
sana olan aşkım da yere attığım
sigara izmariti gibiydi
önce parladı , bir kaç parçaya ayrıldı
ve usulca karanlığa gömüldü .
17 Ağustos 2013 Cumartesi
Mehtap bile küsmüş bize - Şiir
Okşamaz mı şimdi beni
hırçın bir dişi aslanın
pençelerini andıran ellerin ?
Ben bir sazım sen de tellerim
tellerim koptuğundan beri
sessiz türküler mırıldanıyor aşık. .
Gecenin karanlığında sokağı aydınlatan
sokak lambaları yanmıyor
mehtap bize küsmüş sanki
ışıldamıyor artık geceleri
yazın gelişini muştulayan portakal çiçekleri
açmıyor bir türlü .
Hatırlarsın belki
küçükken tepeleri aşıp gittiğimiz ormanı
işte biz o ormanda ki
büyümeyen iki fidan olarak kaldık hep
kimselerin sulamadığı bir yerde
büyümeyen iki fidan .
hırçın bir dişi aslanın
pençelerini andıran ellerin ?
Ben bir sazım sen de tellerim
tellerim koptuğundan beri
sessiz türküler mırıldanıyor aşık. .
Gecenin karanlığında sokağı aydınlatan
sokak lambaları yanmıyor
mehtap bize küsmüş sanki
ışıldamıyor artık geceleri
yazın gelişini muştulayan portakal çiçekleri
açmıyor bir türlü .
Hatırlarsın belki
küçükken tepeleri aşıp gittiğimiz ormanı
işte biz o ormanda ki
büyümeyen iki fidan olarak kaldık hep
kimselerin sulamadığı bir yerde
büyümeyen iki fidan .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)